İstanbul Medipol Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökhan Malkoç, AA muhabirine, insanın biyolojik ritmi olarak hayati bir işlev gören uyku ile öğrenme arasında bağlantı olduğunu söyledi.
Uyku sırasında beynin gün içinde öğrenilen bilgileri işleyip belleğe yerleştirdiğini aktaran Malkoç, "Bu süreç, öğrendiklerimizi pekiştirmek ve hatırlama becerimizi güçlendirmek için kritik bir öneme sahiptir. Uykunun yeterince alınmaması, dikkat ve hafıza süreçlerini olumsuz etkiler. Buna rağmen, öğrenciler genellikle gece boyunca ders çalışmanın daha verimli olacağını düşünür. Oysa ki bu durum öğrenme kapasitelerini sınırlayan ciddi bir hatadır. " dedi.
Prof. Dr. Malkoç, bireysel farklılıkların bu konuda bazı istisnalara neden olabileceğini ancak bilimsel çalışmaların düzenli uykunun öğrenme üzerindeki olumlu etkilerini net şekilde ortaya koyduğunu belirtti.
İnsan vücudunun biyolojik olarak gündüz aktif, gece ise dinlenmeye programlandığını aktaran Malkoç, şöyle devam etti:
"Melatonin hormonu gece saatlerinde artış gösterir. Bu, vücudun uyku moduna geçmesini sağlar. Ancak gece ders çalışmak ritmi bozar ve öğrenci fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamak yerine kahve, enerji içeceği gibi yapay uyarıcılarla ayakta kalmaya çalışır. Bu durum, kısa vadede performansı artırıyor gibi görünse de uzun vadede REM uykusu kaybına yol açarak bilişsel becerileri ciddi şekilde zayıflatır."
Prof. Dr. Malkoç, rüyada görülen şeyleri elle ve kolla bağırarak yaşamak olarak da bilinen REM uykusunun özellikle hafızayı güçlendiren ve öğrenilen bilgilerin beyinde işlenmesini sağlayan en kritik süreç olduğunu anlattı.
Bir gecede 4 ila 5 REM döngüsü yaşandığına, bunların kaçırılmasının öğrencilerin öğrenme kapasitelerini düşürdüğüne, dikkat süreçlerini ve günlük hayattaki konuşma veya araç kullanma gibi otomatikleşmiş becerilerini olumsuz etkilediğine dikkati çeken Malkoç, özellikle sınav dönemlerinde öğrencilerin uyku düzenini ihmal ettiğini vurguladı.
Prof. Dr. Malkoç, "Ders çalışmak için uykudan feragat etmek, kısa vadeli bir çözüm gibi görünse de öğrencilerin uzun vadeli başarılarını sekteye uğratır. Sağlıklı bir uyku düzeni, belleğin güçlenmesi, dikkatin artması ve motivasyonun korunması için temel bir gerekliliktir. Öğrenciler, çalışma programlarını uyku ihtiyaçlarını da göz önüne alarak düzenlemelidir." ifadelerini kullandı.
Uykusuzluğun genel sağlık üzerindeki olumsuz etkilerine de değinen Malkoç, uyku yoksunluğunun bir sağlık problemi olduğuna işaret etti.
Prof. Dr. Malkoç, uyku düzeni bozulduğunda hem zihinsel hem de fiziksel sağlığın risk altına girdiğinin altını çizerek, "Uzun vadeli uykusuzluk, kalp hastalıklarından bağışıklık sistemi zayıflığına kadar birçok sağlık problemine yol açabilir. Bu nedenle, uyku alışkanlıklarına gereken önemi vermek hayati bir gerekliliktir." bilgisini verdi.
İstanbul Medipol Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ülkü Tosun ise uykusuzluğun hem kısa hem de uzun vadede öğrenme ve akıl sağlığını etkileyebileceğini belirtti.
Sınav dönemlerinde birçok öğrencinin kısa süreli belleği kullanarak sınavları geçtiğini, buna karşılık düzenli çalışma alışkanlığının kalıcı başarı için çok daha önemli olduğunu anlatan Tosun, "Bir konuyu 24 saat içinde tekrar etmek, bir hafta sonra gözden geçirmek ve ayda bir tekrarlamak öğrenmenin kalıcılığı açısından etkili bir yöntemdir. Bu düzeni oturtamayan öğrenciler, sınav günlerinde yoğun bir tempoyla çalışmak zorunda kalıyor. Bu da hem fiziksel hem de zihinsel sağlık üzerinde olumsuz etkiler yaratabiliyor." diye konuştu.
Doç. Dr. Tosun, uykunun beynin kendini yenilemesi ve öğrenilen bilgilerin kalıcı hale gelmesi için kritik olduğuna değinerek, şunları kaydetti:
"Uzun vadede akıl sağlığınız için saat 23.00 ile 04.00 arasında uyumak tüm insanlar için önemli. Beynin gün içinde biriken stresi düzenlemesine ve bilgileri işleyip saklamasına yardımcı olur. Yani kendi kendisini temizler. Uyku, beynin kendini yenilemesi için şart. Gece geç saatlere kadar çalışmak alışkanlık haline geldiğinde, uzun vadede bilişsel bozukluklar, anksiyete ve depresyon gibi sorunlara yol açabilir. Bilginin kalıcı olması için sadece çalışmak yetmez. Uyku, öğrenmenin tamamlayıcı bir unsurudur. Bu yüzden öğrenciler sınav dönemlerinde uyku düzenlerini ihmal etmemelidir."
Emekli Konaklarından faydalanan vatandaşlara yönelik sosyal ve kültürel etkinlikler ile birlikte birçok programa imza atan Karatay Belediyesi, Ramazan ayında Konak sakinlerine Kur’an-ı Kerim dersi veriyor.
Karkent, Kumköprü, Mengene, Çelebi, Hacısadık, İşgalaman, Araplar, Fetih Mahallesi, Çatalhüyük, Keykubat, Selim Sultan, Akkonak ve Muhtar Mehmet Dinç Emekli Konakları’nda; Karatay Belediyesi ve Karatay İlçe Müftülüğü işbirliği ile düzenlenen derslere emekli vatandaşlar yoğun ilgi gösteriyor.
EMEKLİ KONAĞI SAKİNLERİNDEN TEŞEKKÜR
Emekli Konağı sakinleri ilerleyen yaşlarında Kur’an-ı Kerim öğrenmenin mutluluğunu yaşadıkları dile getirerek, hem dini bilgilerini tazeleme hem de yeni bilgiler öğrenme fırsatı bulduklarını ifade etti. Derslerin, aynı zamanda sosyal hayatlarına da katkı sunduğunu belirten Emekli Konağı sakinleri hizmetlerinden dolayı Karatay Belediyesi’ne teşekkür etti.
ÇINARLARIMIZ AZİMLERİ İLE ÖRNEK OLUYOR
Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, Ramazan ayının birlik, beraberlik ve manevi paylaşım açısından önemli bir dönem olduğunu vurguladı.
Başkan Kılca; “Karatay İlçe Müftülüğü’nün görevlendirdiği eğiticiler öncülüğünde Kur’an-ı Kerim derslerimiz, emeklilerimizin yoğun ilgisiyle sürüyor. Kur’an-ı Kerim öğrenen emekli konağı sakinlerimiz, bunun yanı sıra ilmihal dersi başta olmak üzere temel dini bilgileri de öğrenme fırsatını elde ediyor. Her yaşta Kur’an-ı Kerim’in öğrenilebileceğini gösteren çınarlarımız ilerlemiş yaşlarına rağmen kendilerine yönelik düzenlenen Kur’an derslerine katılarak gençlere örnek oluyor. Bu derslere katılan ve Kur’an-ı Kerim’i öğrenme noktasında çaba gösteren tüm büyüklerimizi tebrik ediyorum. Karatay Belediyesi olarak her zaman onların yanında olmaya devam edeceğiz” dedi. Kılca, Karatay Belediyesi’nin emeklilere yönelik sosyal projelerin devam edeceğini belirterek, Ramazan ayının tüm Karataylılara huzur ve bereket getirmesi temennisinde bulundu.
Süper Lig’in heyecan dolu 28. hafta karşılaşması Konyaspor-Beşiktaş maçı, sadece Konyaspor’un güzel futboluyla değil, maç öncesi, sonrası ve tribünleriyle de hafta sonuna damga vurdu.
‘BU GALİBİYET ÖZEL ÇOCUKLAR İÇİN…’
Konyaspor’u desteklemek için tribünde yerlerini alan Meram Down Sendromlu Bireyler Yaşam Destek Merkezi DOSD Meram’ın özel çocukları, şehrin takımına büyük şans getirdi. Özel çocukları maç öncesinde Konyaspor Başkanı Ömer Korkmaz karşıladı. Korkmaz ile özel çocuklar arasındaki sıcak sohbetler renkli görüntülere sahne oldu. Süper Lig’in 28. haftasında Beşiktaş’ı ağırlayan Konyaspor, maç öncesi ısınmaya 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü’ne DOSD Meram’ın ‘Şimdi Dosd’luk Zamanı’ pankartıyla sahaya çıkarak farkındalık mesajı verdi. Takımların sahaya çıkışı sırasında ise DOSD Meram’da eğitim alan down sendromlu Şevval, hakemle birlikte seremoniye katılarak büyük bir mutluluk yaşadı. O an, tribünlerde duygusal anlara sahne olurken, stadyumda büyük bir alkış koptu. Tribünlerden yükselen coşku, sahaya da yansıdı. Konyaspor, özel misafirlerinin de destekleriyle Beşiktaş’ı 1-0 mağlup ederek kritik bir galibiyet aldı. Minik yüreklerin sevgisi ve enerjisiyle sahada mücadele eden futbolcular, maç sonunda tribünlerden büyük alkış aldı.
Bölgenin sağlık üssü konumundaki Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Türkiye’de bir ilke daha imza attı. MS hastaları için oluşturulan Multipl Skleroz Yaşam Merkezi hizmete açıldı. MS tanısı alanlar merkezden ücretsiz yararlanabilecek.
Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji ABD Öğretim Üyesi ve Multipl Skleroz Yaşam Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Haluk Gümüş, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde 3 Mart 2025’te MS hastalarının yaşam kalitesini artırmak, hayata adaptasyonlarını hızlandırmak amacıyla açılan Merkezin, Konya ve Türkiye’de ilk olduğunu söyledi.
Yaşam Merkezinde MS tanısı almış hastalara hizmet verildiğini belirten Prof. Dr. Gümüş, “Tanılar ve muayeneler doğrulandıktan sonra hastalar fizik tedavi kliğine yönlendiriliyor. Hekimler tarafından tekrar muayeneden geçen hastalar için bulgulara göre fizyoterapi süreci başlıyor. Uygun olan hastalara yoga, plates, nefes terapisi gibi eğitimler veriliyor. Hastaların büyük kısmı diyetisyen eşliğinde uygun beslenme metodları eğitimi alıyor. Psikolog eşliğinde hem psikoterapi hem de psikolojik testler uygulanıyor” dedi.
MS tanısı almış herkesin Multipl Skleroz Yaşam Merkezinden ücretsiz bir şekilde faydalanabileceğini aktaran Prof. Dr. Haluk Gümüş, “MS daha çok 20 – 40 yaş arasındaki kadınlarda görülüyor ama her yaşta da ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle Merkezimiz herkese hizmet veriyor. MS hastalarında görme bozukluğu, denge bozukluğu, kas güçsüzlüğü, uyuşukluk, yorgunluk, çift görme, idrar tutamama, depresyon, unutkanlık gibi birçok semptom ortaya çıkabiliyor” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Gümüş, Merkezin açılmasında kendilerine destek veren Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz’a, Üniversite ve Tıp Fakültesi yönetimine, hayırsever iş adamlarına teşekkür ederek “MS hastalarımıza daha kaliteli hizmet verebilmek için yardımseverlerin desteğine ihtiyacımız var” diye konuştu.